Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), özellikle Hyalomma cinsi keneler tarafından bulaştırılan ve zoonotik enfeksiyona neden olan viral bir hastalıktır. Hastalığın etken maddesi, hastalıkla aynı adı taşıyan bir virüstür. Kırım-Kongo virüsü, ölümcül bir bulaşıcı hastalığa neden olan dünyadaki en tehlikeli kene kaynaklı virüs olarak bilinmektedir. Yaygın bir hastalık değildir ve bu nedenle önemli bir halk sağlığı tehdidi oluşturmaz. Ancak özellikle sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde, sağlık personelleri üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Çünkü kene, hastalığın bulaşmasında önemli bir vektör olmasına rağmen, daha ileri ikincil (sekonder) vakalar, insandan insana bulaşabilmektedir. Hastalık genellikle insandan insana virüs içeren kan ve vücut sıvılarının cilt veya mukozal teması sonucu bulaşır.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)
Virüs, insanlara olduğu kadar evcil ve yabani hayvanlara da bulaşabilmektedir. Özellikle Doğu ve Batı Afrika’da yaygın olan patojenik virüs, Bunyaviridae ailesinin Nairovirus grubuna ait bir RNA virüsüdür. Enfekte memelilerde klinik hastalık nadir olmakla birlikte, insanlarda genellikle şiddetlidir ve ölüm oranı %30’dur. Virüs endemik bölgelerde keneler aracılığıyla bulaştığı için tarım ve hayvancılıkla uğraşan kişiler yüksek risk grubunda yer almaktadır.
Hastalığın Tarihi
İlk olarak 1944 yılında Batı Kırım’da tespit edilen hastalık, Afrika dışında Türkiye de dahil birçok Asya ve Doğu Avrupa ülkesinde görülmüştür. 2006 yılında ülkemizin Karadeniz bölgesinde meydana gelen bir salgın sonucu onlarca kişi Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmıştır.
Epidemiyoloji
İnsanlarda sporadik olarak seyreden enfeksiyon, genellikle Hyalomma (Hyalomma marginatum) kenesi tarafından ısırılma sonucunda şekillenmektedir. Yine de hastalığı bulaştırdığı bilinen 30 kene türü vardır (850 türden 30’unun KKKA bulaştırdığı rapor edilmiştir). Sığır, koyun ve keçi gibi çiftlik hayvanlarının yanı sıra tilki gibi yabani hayvanlarda da hastalığa neden olan virüse rastlanmıştır. Kuşlar ve küçük memeliler de enfekte olabilmektedirler. Afrika ile Avrupa arasındaki göç yolu üzerindeki bazı kuşlarda virüsün bulunması, virüsün kıtalar arası bulaşmasını kuşların sağlamış olabileceği düşüncesini güçlendirmiştir.
Hastalık, enfekte çiftlik hayvanlarının etini işleyen veya besin olarak tüketen insanlarda ortaya çıkabilmektedir. Enfekte kan ve kusmukla temas eden sağlık çalışanlarında da enfeksiyon görülmüştür. Halk arasında hastane enfeksiyonu olarak bilinen nozokomiyal yol da bilinen bir bulaşma yoludur. İnsanlarda görülen en yaygın bulaşma yolu kene tarafından ısırılmadır. Bunların dışında enfekte hastalarla temas da bulaşmada önemli bir faktördür.
Enfeksiyon Sonrası Süreç
İlk kene ısırmasından itibaren yaklaşık 2-12 günlük bir kuluçka süresi şekillenir. Hastane kaynaklı enfeksiyonlarda (nozokomiyal enfeksiyon) kuluçka süresi 3 ile 10 gün arasında değişmektedir. Kuluçka döneminden sonra grip benzeri belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Bunlar yaklaşık bir hafta sonra azalabilir. Bununla birlikte, öncelikle ruh hali dalgalanmaları, ajitasyon, zihinsel karışıklık ve boğazda peteşiler gibi kanama belirtileri, hastalığın ilk 3-5 günü içinde ortaya çıkar. Daha sonra burun kanaması, kanlı idrar ve kusma görülür. Karaciğer şişer ve ağrı hissedilir. Bunların dışında trombositopeni ve lökopeni de laboratuvar bulguları arasındadır. Ayrıca biyokimyasal parametrelerden aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT) ve laktat dehidrojenaz (LDH) oranları da yükselir.
Semptomların ilk ortaya çıkmasından 9-10 gün sonra, hastalar iyileşme belirtileri gösterir ancak %30’u hastalığın 2 haftası içinde ölür.
Tanı
Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (Centers for Disease Control and Prevention / CDC)’ne göre, KKKA teşhisi için kullanılan laboratuvar testleri arasında, antijen yakalama enzim bağlantılı immünosorbent testi (ELISA), gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR), virüsü izole etme girişimleri ve ELISA (IgG ve IgM) ile antikorların saptanması yer almaktadır.
KKKA şüpheli bir klinik öyküsü olan hastalarda, hastalığın akut fazında, viral antijen tespiti (ELISA antijen yakalama), kanda veya ölümcül vakaların dokularından toplanan örneklerden viral RNA sekanslaması (RT-PCR) ve virüs izolasyonunun bir kombinasyonu, laboratuvar tanısı koymak için kullanılabilmektedir. Hayatta kalanlarda hastalığın sonraki aşamalarında; viral antijen, RNA ve virüs artık mevcut olamayabileceğinden veya saptanamaz olduğundan kanda antikor saptaması yoluna başvurulur.
Tedavi
Spesifik bir tedavisi olmadığı için tedavi çoğunlukla semptomatik ve destekleyici tedaviyi içerir. Hastalık sırasında sıklıkla görülen trombositopeni gerektiğinde düzeltilmeli ve pıhtılaşma faktörleri yerine konmalıdır. Bu amaçla trombosit süspansiyonları kullanılabilir. Hastalığı geçirip hayatta kalan bireylerden veya atlardan elde edilecek bağışıklık serumunun verilmesi de etkili olabilir. Bu konudaki araştırmalar devam etmektedir.
Modern tekniklerle hazırlanmış bir aşının olmadığı ancak bu konudaki araştırmaların devam ettiği bilinmektedir. Hastalığa yakalananların ömür boyu bağışıklık kazanabildikleri raporlanmıştır.
Halk Sağlığı ve Hastalıktan Korunma
Bulaşıcı bir hastalık olması nedeniyle Kırım-Kongo kanamalı ateşine karşı halkın bilinçlendirilmesi ve önlemlerin alınması halk sağlığı açısından oldukça önemlidir. Kenelerin aktif olduğu dönemlerde, örneğin en yaygın bulaşma ajanının aktif olduğu nisan ve ekim aylarında, insanların kenelerin bulunduğu ortamdan uzaklaştırılması ve kenelerin fazla sayıda bulunabileceği ahır gibi ortamlarda çalışan kişilerin gözlemlenmesi yararlı önemler olarak sıralanabilir. Yine kenelere karşı önlem olarak, keneleri uzaklaştıracak kimyasalların yani kovucuların kullanılması ve özellikle çok yoğun oldukları açık alanlarda böcek ilacı uygulaması da alınabilecek önlemler arasındadır. Hastaların kan ve vücut sıvıları ile temasından kaçınılması gerektiği önemle vurgulanmalıdır.
Bireylerin salgın dönemlerinde kene tarafından ısırılması ve kenenin hala vücut üzerinde bulunması durumlarında çıkarmaya çalışmamak ve uygun bir sağlık merkezine giderek keneyle ilgili yapılacak müdahaleleri uzmanlara bırakmak oldukça önemlidir.