Soğuklar Artarken Solunum Yolu Virüsleri Yükselişte

Hava sıcaklıklarının düşmesi ve insanların kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirmesiyle birlikte, Avrupa genelinde solunum yolu hastalıkları yeniden artışa geçmeye başladı.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin (ECDC) son raporlarına göre, SARS-CoV-2 dolaşımı yaygınlığını sürdürürken, şu anda düşük seyreden İnfluenza ve RSV aktivitelerinin önümüzdeki haftalarda hızlı bir şekilde artması bekleniyor. 

Erken dönemde düşük seyreden vaka sayıları, genellikle her kış ayında görülen hızlı bir artışın habercisi olarak görülüyor. Hafif soğuk algınlıklarından ağır pnömonilere kadar değişiklik gösteren bu mevsimsel solunum yolu hastalıklarına geniş bir patojen grubu neden olmaktadır. Sezonun başında hangi virüs ve bakterilerin baskın olduğunu anlamak, laboratuvarların ve klinisyenlerin yoğun aylar için hazırlık yapmasına yardımcı olur.

Erken Dönem Vakalarına Hangi Patojenler Sebep Oluyor?

Solunum yolu enfeksiyonları, çeşitli viral ve bakteriyel etkenlerden kaynaklanabilir. En yaygın viral etkenler arasında Influenza A ve B, Solunum Sinsityal Virüsü (RSV A/B), İnsan Metapnömovirüsü, Adenovirüs, Rinovirüs ve Mevsimsel Koronavirüsler (229E, NL63, OC43, HKU1) ile SARS-CoV-2 yer alır.

Çocuklarda, Parainfluenza Virüsleri, Enterovirüsler ve Bokavirüs, üst solunum yolu enfeksiyonları ve bronşiolitin en sık görülen nedenleri arasındadır.

Ayrıca bazı atipik ve bakteriyel patojenlerin görülme sıklığı da soğuk aylarda artış gösterir. Mycoplasma pneumoniae ve Chlamydia pneumoniae, ergenlerde ve yetişkinlerde ayakta geçirilen atipik pnömonilerin başlıca nedenlerindendir. 

Haemophilus influenzae, Streptococcus pneumoniae, Staphylococcus aureus ve Klebsiella pneumoniae ise bakteriyel pnömonilerin önde gelen etkenlerindendir.

Kışın ısıtma sistemlerinin yeniden devreye girmesiyle, özellikle bakımsız su sistemlerinden kaynaklı Legionella pneumophila gibi fırsatçı enfeksiyonlar da sporadik olarak görülebilir.

Solunum Yolu Enfeksiyonları Neden Kışın Zirve Yapar?

Soğuk aylarda birkaç etken bir araya gelir:

Çevresel koşullar:

Düşük nem ve soğuk hava, virüslerin daha uzun süre canlı kalmasını ve aerosol yoluyla bulaşmasını kolaylaştırır.

Davranışsal faktörler:

İnsanların kapalı alanlarda daha fazla bulunması ve yetersiz havalandırma kişiler arası bulaşı hızlandırır.  

Azalan mukozal savunma:

Kuru hava ve sıcaklık değişimleri solunum yolu epitel bariyerini zayıflatır.  

Mevsimsel bağışıklık değişiklikleri:

Güneş ışığının azalması ve D vitamini seviyelerinin düşmesi bağışıklık sisteminin etkinliğini azaltabilir.  

Bu etkenlerin birleşimi, birden fazla solunum yolu patojeninin aynı anda dolaşımı için ideal koşullar yaratır. Bu da hem klinik tanı hem de halk sağlığı açısından önemli bir zorluk oluşturur.

Benzer Belirtiler, Farklı Etkenler

Öksürük, ateş ve boğaz ağrısı gibi belirtiler birçok farklı patojenden kaynaklanabilir ve klinik olarak ayırt edilmesi güçtür. İnfluenza benzeri bir hastalık, SARS-CoV-2, RSV, Metapnömovirüs veya Adenovirüs kaynaklı olabilir. 

İnfluenza ile RSV ya da SARS-CoV-2 ile Mycoplasma pneumoniae gibi eş zamanlı enfeksiyonlar giderek daha sık bildirilmekte olup, bu durum tedavi kararlarını zorlaştırmaktadır. 

Etkenin doğru şekilde belirlenmesi, uygun antiviral veya antibiyotik tedavisinin başlanmasını sağlar. Gereksiz ilaç kullanımını önleyerek halk sağlığı kurumlarının salgın takibini kolaylaştırır. 

Real-Time PCR gibi moleküler yöntemler, tek bir hasta örneğinden birden fazla patojeni aynı anda saptama imkânı sunarak solunum yolu tanısının temelini oluşturmaktadır.

Hazırlıklı Olmanın Temeli: Tanı Yöntemleri

Multiplex Real-Time PCR testleri, tek bir test ile Influenza virüsleri, RSV, Parainfluenza, Koronavirüsler, M. pneumoniae ve L. pneumophila dahil olmak üzere 20’den fazla farklı solunum yolu patojenini tespit edebilir.

Bu testler, viral ve bakteriyel etkenleri ayırt edebilmeleri sayesinde klinisyenlerin uygun tedaviyi seçmesine, enfeksiyon yayılımının önlenmesine ve gözetimlerin artırılmasına yardımcı olur.  

Kış aylarındaki yüksek vaka sayıları laboratuvarlar ve hastanelerde yüksek test hacimleri gerektirmektedir. Bu sebeple yoğun dönem öncesi test kapasitesinin artırılması ve stok hazırlığı tanısal kapasitenin sürdürülebilmesi açısından kritik öneme sahiptir.   

İlgili Kitler

En Son Haberler