Antimikrobiyal Direnç Nedir?

Antimikrobiyaller, mikroorganizmaları öldüren veya büyümelerini engelleyen ilaçlardır. Mikroorganizmalar ise bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitlerdir. Bunlara özgü antimikrobiyal ilaçlara sırasıyla antibiyotik, antiviral, antifungal ve antiparaziter denir. Bu ilaçlar insan, hayvan ve bitkilerdeki enfeksiyonlara karşı çok güçlü bir silahtır. Ancak mikroorganizmalar zaman içinde bu ilaçlara karşı duyarsızlık geliştirebilirler. Bu duyarsızlık, antimikrobiyal direnç (AMD) olarak bilinmektedir.

AMD Neden Önemlidir?

AMD, enfeksiyonların tedavisini daha zor ve pahalı hale getirebileceği gibi klinik açıdan ağır sonuçlar doğurabilir. Antimikrobiyallerin her birinin etki mekanizması özgündür; sadece doğru antimikrobiyal belirli mikroorganizmaya karşı etkili olabilir. Bu nedenle enfeksiyona sebep olan patojen veya patojenlerin doğru teşhisi, hastanın refahı ve zaman kaybı açısından önemlidir; maliyetleri ve sağlık sistemi yüklerinin azaltılmasına da katkı sağlar. Fakat AMD sayesinde mikroorganizma, ilacın özgün mekanizmasından nasıl kaçacağını “öğrenir”. Bunun sonucunda ilaç enfeksiyona karşı etkisiz hale gelebilir. Oysa etkili antimikrobiyallerle gerçekleşecek hızlı tedavi, ciddi enfeksiyonların kötü sonuçlanmasını önlemenin en etkili yoludur. AMD ise bunun önünde duran en büyük engeldir.

AMD, halk sağlığının yanı sıra hayvan ve çevre sağlığı için de büyük bir tehdittir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, küresel olarak AMD yaklaşık 1,27 milyon kişinin ölümünden direkt olarak sorumludur. 2019 yılında ise dünya çapında AMD 4,95 milyon ölüm vakasıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, 2050 yılına kadar AMD’nin dünya ekonomisine maliyetinin 100 trilyon ABD doları olacağı tahmin edilmektedir.

AMD Nasıl Gelişir?

En iyi bilinen AMD türü bakterilerde gözlemlenen antibiyotik direncidir. Bakteriler, genomlarında yüksek mutasyon kabiliyetine sahip olmanın yanı sıra türler arası gen aktarımı yapabilmektedir. Gen aktarımı ve mutasyon yoluyla bakteriler yeni genetik yapı kazanarak, antibiyotikler de dahil olmak üzere belirli kimyasallara karşı direnç elde edebilirler. Bu durum bakterilerin yaşam döngüsü için doğal olmakla beraber, bazı dış unsurlar bu gelişmeleri kolaylaştırabilir.

Yetersiz enfeksiyon önleme ve kontrol uygulamaları ve aşırı kullanılan antibiyotiklerin yarattığı ekolojik baskı, antibiyotik direncini kolaylaştıran etkenler arasında yer alıyor. Atık bertarafı ve temiz su kaynağı gibi halk sağlığı ile alakalı yönetim politikalarının yetersiz kaldığı durumlarda bakterilerin yayılması gerçekleşmektedir.

Daha fazla bakteri yayıldıkça, daha fazla mutasyon meydana gelir. Ekolojik baskı ise antibiyotiklerin aşırı veya uzun süreli kullanımı yoluyla oluşur. Bu durum, bakterilerin antibiyotiklere karşı duyarsızlaşmasına ve sonunda dirençli bakteri kolonilerin seçimine yol açar.

Direnç gelişimini tetikleyen diğer bir unsur da dirençli mikroorganizmaların insanlar, hayvanlar ve çevre arasında yiyecek, tarım ve yaşam yoluyla bulaşmasıdır. Bu nedenle AMD ile mücadelenin geniş kapsamlı ele alınması önerilmektedir.

 

Neler Yapılabilir?

AMD’ye karşı bireysel önlemler arasında antimikrobiyal ilaçların yalnızca reçete edildiğinde ve önerilen doz ve süreyle kullanılması yer almaktadır. Sağlık yetkilileri, bu ilaçların bir doktora danışılmadan kullanılmaması konusunda kişileri uyarmaktadır. Ayrıca kişilerin, tedaviyi önerilen tarihten önce kesmemesi ve önerilen doza uyması önerilmektedir. Sağlık profesyonelleri de antimikrobiyal ürünlerin reçetelendirilmesiyle ilgili yerel düzenlemelere uymalıdır.

Daha geniş bir ölçekte ise, dünyanın farklı ülkelerinde ulusal sağlık otoriteleri AMD eylemlerini planlamakta ve paylaşmaktadır. Ancak bu eylem planları ulusal ihtiyaçlara uygun olsa da küresel sorun için küresel bir ortak zemine ihtiyaç vardır.

Bu nedenle DSÖ gibi uluslararası sağlık örgütleri, tüm ülkelere uygun, kapsamlı eylem planları yayınlamaktadır. DSÖ tarafından paylaşılan müdahale planı, AMD sorununu iki temel adım ve dört unsur aracılığıyla ele almaktadır.

Temel adımlar şunlardır:

1- Etkili yönetişim, farkındalık ve eğitim,

2- Gözetim ve araştırma yoluyla stratejik bilgi.

Temel unsurlar şunlardır:

1- Enfeksiyonların önlenmesi,

2- Temel sağlık hizmetlerine erişim,

3- Zamanında ve doğru teşhis,

4- Uygun ve kalite güvenceli tedavi.

Anatolia Geneworks, DSÖ’nün insan merkezli olarak tasarlanan AMD müdahale planı doğrultusunda çalışmaktadır. Anatolia’nın “sessiz salgın” olarak adlandırılan AMD sorununu sona erdirmek için hedeflediği birçok çabanın temelinde birinci adım ve üçüncü unsur bulunmaktadır.

Anatolia, web sitesi, basın bültenleri, sosyal medya, çalıştaylar ve seminerler aracılığıyla toplumla etkileşim kurmaya ve AMD dahil olmak üzere birçok sağlık sorunu hakkında farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Anatolia, sağlık profesyonellerinin tanı koymasına yardımcı olmak ve AMD kontrol stratejileri doğrultusunda, güvenli ve kaliteli bakım ile hassas gözetimi güçlendirmek amacıyla yüksek teknolojili bilimsel yenilikleri kullanmaktadır.

Bosphore ABR Tarama Kiti, bu hedefle geliştirilen ürünlerden bir tanesidir. Gerçek Zamanlı PCR tabanlı bu tanı aracı 10 farklı antibiyotik direnci belirtecini tespit edebilmektedir: Karbapenem direnci belirteçleri OXA-48, KPC, NDM, VIM ve IMP; vankomisin direnci belirteçleri vanA ve vanB; kolistin direnci belirteci MCR-1; metisilin direnci belirteci mecA (+); ve son olarak ß-laktam direnci belirteci CTX-M. Şirket, AMD’yi araştırmaya ve küresel sağlığa hizmet etmek için yeni yollar geliştirmeye devam etmektedir.

İlgili Kitler

En Son Haberler