Faktör II olarak bilinen protrombin, kanda bulunan pıhtılaşma mekanizmasında görevli bir proteindir. Kanın pıhtılaşması için gerekli olan fibrin oluşumunda rol alır. Son zamanlarda protrombin geninin (F2), 3’ ucu çevrilmeyen bölgesinde yeni bir polimorfizm, guanin 20210 adenin mutasyonu (G20210A) belirlenmiştir. Bu değişim genin poliadenilasyon kısmını değiştirmekte ve sonucunda mRNA sentezini artırarak, protein ekspresyonunu artırmaktadır. Bu mutasyon artan protrombin seviyesi ve hiperkoagülabilite (trombofili) rahatsızlıklar riski ile ilişkilendirilmektedir. [1], [2], [3]
G20210A mutasyonu en sık görülen kalıtsal trombofililerden (pıhtılaşma bozukluklarından) birisidir ve Faktör V Leiden mutasyonundan sonra ikinci sıklıkta görülür. Normal popülasyonda yaklaşık %1-4’ü arasında görülme sıklığına sahiptir. Güney Avrupa’da yaygın olarak görülmekte, Asya ve Afrika’da ise nadiren karşılaşılmaktadır. Türkiye’de trombofili hastalarında yapılan çalışmada, hastaların % 0.7’sinde protrombin 20210a mutasyonuna rastlanmıştır. [5]
Otozomal resesif bir bozukluk olan G20210A mutasyonu diğer faktör mutasyonları ile birlikte gözükmemekte, homozigot veya heterezigot olarak ortaya çıkmakta ve cinsiyet-kan grubu gibi faktörlerden etkilenmemektedir. Kalıtsal trombofili gibi genetik faktörler (protein C, protein S eksikliği vb. ) ve ameliyat, hamilelik gibi geçici faktörleri içeren diğer risk faktörleri de göz önüne alınarak, homozigot mutasyonlar heterezigotlara göre trombofili riskini, daha fazla artırmaktadır. [6]
Protrombin mutasyonunun tanısında, plazmada bulunan protrombin konsantrasyonunun ölçümü basitçe mutasyon hakkında bilgi verebilmektedir. Fakat protrombini kodlayan genin (F2) moleküler yöntemler ile DNA analizi ve sonucunda G20210A gen mutasyonunun tespiti, genotipik farklılıkları da belirleyebilir ve sonuç olarak daha güvenilir, klinik olarak daha anlamlı sonuçların elde edilmesini sağlar. [7]