Genetik Tehlike: SMA

Son zamanlarda adını sıklıkla duyduğumuz SMA hastalığını tanıyor musunuz? Spinal müsküler atrofi, yani kısaca SMA, omurilik ile kaslar arasında mesaj iletiminin aksamasından doğar ve kasların güçsüzleşerek küçülmesine neden olur. Genel kabul gören engelleyici bir tedavisi yoktur. Kalıtımsal olarak aktarılır, yani aile öyküsünde daha önce motor-kas bozuklukları olan bireylerin SMA’ya yakalanma ve SMA’lı çocuklara sahip olma olasılığı diğer kişilere göre daha fazladır. Karışık bir etki mekanizması olan SMA’yı daha iyi anlamak için önce semptomlarına bakalım.

SMA Semptomları Nelerdir?

Omurilikte bulunan sinir hücrelerinin ölümüne, dolayısıyla kasların işlevlerini yerine getirememesine neden olan SMA, hastalık seyrine göre 5 farklı tipe ayrılır.

Hastalık seyri, bebeklerin anne karnından itibaren hareketlerindeki azalmaya, gelişimsel motor kabiliyetlerini (başını dik tutma, destekli oturma, desteksiz oturma, ayakta durabilme vb.) kazanamamaya, nefes almada güçlük ve kazanılmış motor hareketlerin kaybedilmesine göre tanımlanır.

En ağır SMA tipi olan tip 0, anne karnında etki etmeye başlayarak en geç doğuma kadar ciddi semptomlar geliştirir. Tip 1 ise, 1 yaşından küçük bebeklerde gelişimsel kilometre taşlarının (mesela başını dik tutabilme) elde edilememesiyle tanımlanır. Tip 2 ve tip 3 bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkarken, tip 4 ergenlik ve sonrasında fark edilebilir ve kişinin yaşam süresini genelde kısaltmaz.

SMA, kişinin duyusal becerilerini etkilemez. SMA’lı hastalar diğer herkes gibi işitir, görür ve hisseder. Benzer şekilde kişinin bilişsel faaliyetleri de işlevlerini normal şekilde sürdürür, zihinsel gerilik görülmez. Son olarak hastalık, istemsiz kaslar olan kan damarları veya mide-bağırsak kaslarında soruna neden olmaz.

SMA, istemli kasları ve hareketleri çok ciddi bir şekilde etkiler; konuşmak, ağlamak, gülmek, uzanmak, tutunmak, durmak, oturmak, yürümek ve koşmak gibi. Hastalığın seyrinde en tehlikeli olan durum, ağır seyreden SMA tiplerinde görülen nefes almaktan ve yutkunmaktan sorumlu kasların işlevini yitirmesidir. Bu iki etken, kişinin yaşam süresini kısaltır. Kişinin yaşama olasılığı belirleyen bu farklılıkların nereden kaynaklandığını anlamak için, hastalığın etki mekanizmasına bakmak gerekir.

SMA’ya Ne Sebep Olur?

SMA, kalıtsal bir hastalıktır, yani aileden aktarılır. Hastalık, motor sinir sağkalım genindeki (SMN) bir bozukluk sebebiyle ortaya çıkar. Gen kodlamasındaki silinme veya nokta mutasyonu, genin işlevsel SMN proteinine dönüşümünü engeller. Protein, sağlıklı çalıştığında motor sinir hücrelerinin yaşamasını sağlar. Her sağlıklı insanda, biri anneden biri babadan olmak üzere iki gen kopyası bulunur. SMA, otozomal çekinik aktarılan bir hastalıktır, yani kopyalardan birinin sağlıklı olması, kişinin sağlıklı bir hayat sürmesi için yeterlidir. Ancak iki kopyanın da sorunlu olduğu durum, hastalığa davetiye çıkarır.

SMA hastalarında sorunlu iki kopyadan üretilen SMN proteini seviyesi, motor sinir hücreleri için yeterli miktarın altındadır.

Bu, hücrelerin ölmesine sebep olurken, sinir hücrelerinden sinyal alamayan iskelet kas hücrelerinin zayıflamasına, küçülmesine, kasılma-gevşeme kabiliyetini yitirmesine ve zamanla parçalanmasına neden olur. Ölen hücreler yenilenemez, sinir ve kas kaybı ortaya çıkar.

Hastalığın, her kişide aynı şekilde ilerlememesi, evrimsel süreçte ortaya çıkan SMN geni yedeklerinin, bozuk (mutant) proteini telafi etmesinin bir sonucudur. SMA’nın temel sebebi SMN1 genindeki bozukluklardır. Sinir hücreleri için yüksek tesiri olan SMN1 geninin yokluğunda veya yetersiz protein ürettiği durumda, SMN2 geni devreye girer. Ancak kişinin genomunda farklı kopya sayılarında bulunabilen SMN2 geni, SMN1’e göre daha az etkindir. Ayrıca her kişide farklı kopya sayısında bulunması, ürettiği protein miktarını etkilediğinden, verimi SMA’ya yol açan mutant proteini maskelemeye yetmeyebilir. Bu durum, farklı seviyelerde telafi edilmiş protein işleyişine ve farklı hastalık derecelerine yol açar.

Çocuğum SMA’lı Olabilir Mi?

Ailesinde motor-kas bozuklukları öyküsü olan kişilerin ve bir çocuğuna SMA teşhisi konulan kişilerin yeni doğacak bebeklerinde SMA görülme olasılığı yüksektir. Kişiler, kendileri sağlıklı olduğu halde SMA taşıyıcısı olabilirler. Hastalığın otozomal çekinik doğası sebebiyle, mesela her iki ebeveynin de taşıyıcı olduğu durumda, doğacak her 4 bebekten 1’i sağlıklı, 2’si taşıyıcı ve 1’i SMA’lı olur. Ayrıca akraba evliliklerinden doğan çocuklarda, diğer genetik hastalıklarda olduğu gibi SMA riskinin de arttığı unutulmamalıdır.

Uzmanlar, bireylerin bebek sahibi olmadan önce SMA taşıyıcısı olup olmadıklarını genetik testler yoluyla öğrenmesini öneriyor. Genetik tarama testleri evlilik öncesi, anne rahminde (CVS ve amniyosentez) ve doğumdan hemen sonra (topuk kanı) yapılabilir.

Bu testlerden anne rahminde ve doğum sonrası yapılan testler, bebekteki SMA durumunu ortaya koyar. Fakat bu, özellikle ağır seyreden SMA tiplerinde aileler için yıpratıcı bir sürecin başlaması anlamına gelir. Evlilik öncesi testler ise, kişilerin taşıyıcılık durumunu ve doğacak çocukların SMA riskini ölçer. Böylelikle kişiler, doktorların önerisi dahilinde aile planlaması yapabilirler.

Türkiye’de SMA

Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre Türkiye’de her yıl ortalama 150 bebek SMA tanısı alıyor. Ancak yeterli tanılama programının bulunmayışı özellikle düşüğe ve ölü doğuma sebep olan en şiddetli SMA türünde (tip 0) vaka sayısının rapor edilenden fazla olabileceğini gösteriyor.

İlgili Kitler

En Son Haberler